İmamoğlu’ndan o köfteci dükkanına ziyaret

İMAMOĞLU’NDAN O KÖFTECİ DÜKKANINA ZİYARET

CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, seçim çalışmaları kapsamında en ilginç ziyaretlerinden birini yaptı.

CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu dün Güngören’de ziyaretlerde bulundu. İmamoğlu’nun ilk durağı Birleşik Esnaf ve Sanatkarlar Odası oldu. Burada gerçekleşen toplantının ardından ilçe turuna çıkan İmamoğlu, esnaf ziyaretlerinde bulundu.

Eski “köfteci”de kahve içti

İmamoğlu, bu ziyaretlerden en ilginç olanını, mülkiyeti kendisine ait olan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeyle gündeme gelen “köfteci dükkanı”na yaptı. Kiracıları tarafından “düğmeci” olarak işletilen dükkana giden İmamoğlu, kendisine ikram edilen kahveyi içti. İmamoğlu, gazetecilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan hesap alıp almadığıyla ilgili soruya ise, “Biz kendisini ağırladık” yanıtını verdi.

Vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi

Yol boyunca vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaşan İmamoğlu, ikinci durak olarak Güngören Şoförler Odası'ndaki toplantıya katıldı. İmamoğlu, şoförlerin Uber'e yönelik tepkilerine, “Biz her zaman taksici esnafının yanında olacağız” karşılığını verdi. İmamoğlu'nun üçüncü durağı ise Güngören Pir Sultan Abdal Kültür ve Cem Evi oldu. Burada kalabalık bir vatandaş topluluğuna konuşan İmamoğlu, “Gelin 1 Nisan sabahı daha huzurlu ve özgür bir İstanbul'a uyanalım” dedi.

“İstanbul'un hiçbir yerine yabancı değilim”

İmamoğlu, ilçe turunun son durağında, The Green Park Otel'de, Güngörenli sanayici ve iş insanlarıyla bir araya geldi. Kendisinin de yaklaşık 12 yıl boyunca Güngören'de yaşadığını belirten İmamoğlu, öğrencilik ve iş yaşamı nedeniyle İstanbul'un birçok noktasını tanıma fırsatı bulduğunu vurguladı. İmamoğlu, “İnsanlar, eğer İstanbul'u çok dolaşmıyorlarsa, şehri öğrenmek ve anlamak zordur. Ancak ben, öğrencilik ve iş yaşamımdan dolayı kenti Pendik'ten Silivri'ye, kuzeyinden güneyine kadar her yerini tanıma fırsatım oldu. Onun için kendimi hiçbir yere yabancı hissetmiyorum” dedi.

“Çocuklar hayata iyi hazırlanamıyor”

Güngören'in 25 yıllık süreçte gelişmediğini gözlemlediğini ifade eden İmamoğlu, ilçeyle ilgili bazı istatistiki veriler paylaştı: “Güngören'de yaklaşık 76 bin çocuğumuz var. Okul öncesi eğitim ile ilk, orta ve lise çağındaki çocuklarımız ve gençlerimizden söz ediyoruz. Güngören'de 36 okul var. Mevcut okullara 76 bin çocuğu böldüğümüzde, her okula iki bin çocuk düşüyor. 0-4 yaşında çocuk sayısı 22 bin. İlçe ve büyükşehir belediyesince verilen kreş hizmet ne kadar? Ne yazık ki sıfır. Bu kadar çocuğun anneleri var. Güngören'de oturan bu annelerin ne yazık ki en az 15 bini yardıma muhtaç. Kısacası çocuk hayata iyi hazırlanmıyor.”

“Güngören geri kalmış”

İstanbul'da okula gitmeyen, mesleği olmayan ve çalışmayan 18-25 yaş arası genç nüfusun 350 bin kişi olduğu bilgisini veren İmamoğlu, “Sağlıklı bir nüfus değildir o 350 bin genç. 350 bin kişilik bir genç nüfus, bir ülkeyi kurtarabilecek bir dinamizme sahiptir” diye konuştu. Dünyada, kişi başına düşen yeşil alanın en az 10 metrekare olduğunu belirten İmamoğlu, “Yüksek refah sağlamak istiyorsanız, kişi başına düşen yeşil alan miktarının en az 12 metrekare olması gerekir. Daha vahimi, belediyenin sunduğu kütüphane hizmeti ve kültür merkezi birer tane. 12 yılımın geçtiği ilçeyi bu halde görmek beni sonsuz derecede üzmektedir. Bu sayıları, kentimizin vahim durumunu gözler önüne sermek için sizinle paylaşıyorum. Geri kalmış, insani standartların çok altında bir ilçede yaşıyorsunuz ” dedi.

“İstanbul'un yarınını düşünmüyorlar”

Kenti yönetenlerin, İstanbul'un yarını ile ilgili hiçbir tasarrufları olmadığını savunan İmamoğlu, görüşlerini şu sözlerle dile getirdi: “31 Mart'ta, hayatın İstanbul'da değişmesi, sistemin başka bir yöne dönmesi, İstanbul'un kendine gelmesi, şehrin kıymetinin farkına varılması ve gerçekten planlı bir süreçle, kentin tekrar dünya merkezi olması yolunda ilerlemesi lazım. Kendi kaynaklarını üreten, ekonomik olarak merkezi hükümete yük değil, bilakis yardımcı olan bir şehir hüviyetiyle, ayaklarının üzerinde dimdik duran ve dünyanın en önemli çekim merkezlerinden olmayı mutlaka başarmalıyız.”

“İstanbul'un yönü değişmeli”

“Kronik sorunların kesinlikle çözümleri vardır” diyen İmamoğlu, vizyonunu, “Ulaşımdan kent yoksulluğuna, sosyal politikalar üreterek, fakirliği ortadan kaldıran, sosyal yardımı bir yaşam biçimine dönüştürmeyen, sosyal yardımı yapan ama aynı zamanda vatandaşlarını hayata kazandıran bir kavramla İstanbul'un başka bir yöne yol alması gerekmektedir. Bizim tüm hazırlığımız bu yönde” sözleriyle ortaya koydu.

“Yüzde 60 İstanbul'u terk etmek istiyor”

Şubat ve Ekim 2018'de yaptırdıkları araştırmalarda, “Fırsatını bulsam bu kenti terk ederim” diyenlerin oranının yüzde 60'ın üzerinde çıktığını ifade eden İmamoğlu, “Bu sıradan bir rakam değildir. Yani 10 kişiden 7'si bu şehirde yaşamak istemiyor. Şehir ve içinde yaşayan insanlar bunu hak etmiyor. Sorunları hep birlikte çözme fırsatını elde edeceğiz. Bu nasıl olacak? Tek başına bir belediye başkanının buna gücü yetmez. Tek başına bir belediye başkanı, gerekenlerin yapılması için makul ortamları ve doğru zemini hazırlayabilir. Biz buna talibiz” dedi.

“Yeni nesil yönetim anlayışı”

İstanbul'un dünyayla yarışacak, güçlü ve yaratıcı iş insanlarına sahip olduğunu belirten İmamoğlu, “Bu kentin insanları, bambaşka bir İstanbul ortaya çıkarabilir fırsat verilirse. Biz bu fırsatları vereceğiz. Bütün tarafları, sorunun çözümünde paydaş yapan bir yönetim anlayışını ortaya koyacağız. Bu aslında paylaşımcı bir yerel yönetim anlayışıdır. Yeni nesil bir yönetim anlayışı bu” diye konuştu.

“Liyakat sahipleri yerlerini koruyacak”

İmamoğlu, seçimi kazanması halinde liyakat sahibi belediye çalışanlarına yönelik görüşlerini de şu sözlerle dile getirdi: “Büyükşehir'de çalışan ne kadar arkadaşınız varsa müjdeyi verin onlara. 31 Mart'tan sonra, liyakatlerinin bugüne kadar biriktirdikleri birikimlerinin tekrar keyfine varacaklar. Çünkü kimsenin siyasi geçmişin bakmaksızın, onların mesleklerini yapmaya devam etmelerine fırsat tanıyacağım. Özgürlük tanıyacağım onlara.”

Küçük dokunuşlar

“Trafik ve ulaşımla ilgili sorunların çözümüne yönelik planlarınız neler” diye soruyorlar diyen İmamoğlu, bu sorunun yanıtını da şu sözlerle verdi: “Size söz veriyorum, hayatınızı yoğun trafik nedeniyle sıkıntıya sokan en az yüzde 20 payını sadece ortak akıl ile çözeceğiz. Hiçbir şey değişmeden ufak dokunuşlarla yaşanan birçok sorunu çözeceğiz. Çünkü niye? Bu şehrin insanları, kurum ve kuruluşları muhatap alınmıyor. Böyle olunca sorun çözebilir misin? Biz, muhataplarıyla masaya oturduğumuzda dahi birkaç ay içerisinde İstanbul trafiğinin en az yüzde 20 sorununu çözmüş olacağız. Göreceksiniz, hayatınız kolaylaşacak. Sadece dinleyerek.”

“Herkes yönetimde pay sahibi olacak”

İmamoğlu, seçimi kazanması halinde, “Kazandım” diyenler kadar, “Kaybettim” diyenlerin de yönetimde söz sahibi olacağını belirterek, “Benim partim kazanmadı diye düşünen insanların da yönetimde hak ve pay sahibi olduğu bir İstanbul kent yönetimini devreye alacağız. Zor mu? Hiç değil. Biz ilçemizde yaşadık. Bunu bütün İstanbul'da ortaya koyabiliriz. Çok net. Bunu bu kente yaşatacağız.

“Baştan kaybetmişsiniz!”

“İstanbul'la beraber Türkiye'nin yükünü de azaltacağız” diyen İmamoğlu, “Şu anki belediyenin hesabının net bir aynası yoktur. Hesap verebilir bir tarafı da yoktur. Şeffaf değildir. Onun için pahalı borçlanan bir kenttir. Hatta borçlanamadığı için, birçok yatırımını merkezi hükümete yük eden bir belediyedir. Halbuki İstanbul itibarlı bir kent olmalıdır. Eğer siz İstanbul'un mali sürecini uluslar arası denetim firmalarına denetletemiyorsanız, zaten baştan kaybetmişsiniz demektir. Biz bunu tersine çevireceğiz. İstanbul'un mevcut bütçesini en az iki katına çıkarabileceğimizi bütün İstanbul'a ispat edeceğiz” diye konuştu.

“Meclis Başkanı'nı Ankara'ya göndereceğiz…”

İstanbul'un 2050 yılına kadar olan yol haritasını çıkaracaklarını kaydeden İmamoğlu, kentin kötü yönetildiğini vurguladı. İmamoğlu, eleştirilerini şöyle dile getirdi: “Yatırımı olmayan, her gün para toplayan İSPARK neden zarar eder? Aklınız alıyor mu? Bu şehir kötü yönetilmektedir. Hatta şehri yöneten kişi İstanbul'da yoktur. İstanbul'un böyle yönetilmesini isteyen bir yönetim de Türkiye'de yoktur. Böyle yönetilsin isteniyor. Biz bunu tersine çevireceğiz. İstanbul'u, İstanbullular'ın yönettiği, İBB Meclisi'nin söz sahibi olduğu, geleceğe dair planlamaların değişmez kurallarının olduğu, 2050 yılına kadar bu kentin yol haritasının olduğunun bilinmesinin şart olduğu bir kent yönetimini sizlerle buluşturacağız. İmar sınırlarının, tarım alanlarının belirlendiği, kentin nüfusunun kaça kadar çıkması gerektiğini çok yakın birkaç yıl içinde vatandaşlarımızın bildiği bir anlayışı ortaya koyacağız. Hepimiz sorumluluk sahibiyiz. Bu kenti hak ettiği değere hep birlikte taşıyalım. Gelin sürecin ve yönetimin bir parçası olun. 1 Nisan'da tekrar mesleğine dönecek olan, İBB adayı olmayı kabul etmeyen sayın Meclis Başkanı'nı da Ankara'ya göndereceğimiz bir siyasal sürece odaklanın. Gelin İstanbul'da yeni bir başlangıcı hep birlikte ortaya koyalım.”

Yorum Gönder

Yorumlar